top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıİlgebey

KARNIM ACIKTI, NE İZLESEM? (Yalnız Yeme Serisi-1)

Güncelleme tarihi: 1 Şub 2021

Bir YouTube videosu ya da dizi ayarlamadan yemek yiyemeyen nüfus artış gösteriyor. İş saatlerindeki artış ve insanı kara delik gibi içine çeken, Ruh Emici gibi mutsuzluğa iten modern yaşam, insanları belki de ufacık da olsa kendilerine ayıracak zamanlar bulmaya itti. Kısacık yemek aralarına -en azından oracığa- hobilerini sıkıştırmak ister oldular.

Ailece oturulan sofralar Dünya genelinde seyrekleşmeye başladı. Kimisi telaşlı modern iş hayatında o kısa vakti verimli değerlendirmenin derdinde olduğundan, kimisi tek başına kalıp kafa dinlemek istediğinden, kimisi ise başka sebeplerden dolayı yalnız yemeyi tercih ediyor.

Bu durum, modern iş yaşamının insan sağlığını olumsuz etkileme yollarından sadece biri. Ne alaka?

İsviçreli bilim adamlarının yapmadığı birçok çalışmada gösterilmiş ki yalnız yeme, diyet kalitesinde düşüşe sebep.

Tek başına yiyeceğin zaman öğünü hazırlamak uzun sürmez. Besince dengeli bir öğündense hızlı ve basit öğün seçme eğiliminde olursun. Bu eğilimden bağımsız olarak, tek başına yeme alışkanlığı “modern malnütrisyon*” (“yetersiz ve dengesiz beslenme”) sebebi.

(*: Modern malnütrisyonda günlük alman gereken kaloriyi alırsın ama besin ögelerini yeteri kadar alamazsın (mesela vitamin, mineral, karbonhidrat vs.)).

Bu yalnız yeme olayını derinlemesine araştıran bir ülke var: Kore.

Kore Odasında Yicek, Yer Açın

Bu ülkenin yemek yeme kültüründe yerleşik kurallar ve beraber yeme alışkanlığı var. Fakat yıllar içinde tek kişinin yaşadığı hane sayısı birden çok kişinin yaşadığı hanelerin sayısını aştı (1). Korea Herald’ın yazısında, 2010 yılında tek kişilik hane sayısının %15.8, 2015’te ise %27.1 olduğu belirtiliyor. Kore Sağlık Bakanı da diyor ki “19-64 yaş arasındaki Korelilerin %55’i (2014 verisi) akşam beraber yemiyor”. Bunun sebebi genelde uzun çalışma saatleri. Kore, gelişmiş ülkeler arasında çalışma saati en uzun olanlardan biri (2).

Bundan dolayı tek başına yeme davranışı arttı. Gerçi yaşça büyük Koreliler hala bir yerde yalnız yemek yiyen bir genci gördüklerinde “Herhalde sosyal hayatında bir problem var” diye düşünerek acımayla bakabiliyorlar ama değişimin yönü belli. Bu yeme-içme kültürünün çekirdeğindeki değişim ülkenin bilim insanlarına “noluyoruz kardeşim?” diye sordurtmuş olmalı (1).

Korean Health Promotion Foundation’un çalışmasına göre 30-59 yaş aralığındakiler genelde zaman tasarrufu düşüncesiyle ya da eşlikçisi olmadığı için yalnız yiyor. 30’larındakiler ise çoğunlukla eşlikçisizlikten.

%21.5’lik kesim, birisiyle yiyecek vaktinin olmadığını söylüyor. %16.1’lik kısım “zaman tasarrufu” için yalnız yediğini söylüyor.

Bir araştırmaya göre, Korelilerin %45.8’i yalnız yediğinde düzgünce yemiyor, %19.1’i fast-food yiyip geçiyor. %15.3’lük kesim hızlı yemeyi tercih ediyor. %7.8 gibi ufak bir kesim ise yalnız yemeyi “sevdiğini” söylüyor. Yani bu yeni olayla barışık olan az.

Yaşlı kesimin yalnız yemeye bakışı da hala değişik. Mesela bir restorana gidip tek başına oturmak isteyen birisi, garson ya da iş yeri sahibinin olumsuz tepkisiyle karşılaşabildiği gibi (4 kişilik masada 1 kişi oturduğu zaman 3 müşteriyi kaybetmiş oldukları düşüncesiyle) yaşlı bireylerin de kafasında “Demek ki sosyal hayatı sorunlu” diye düşünerek attığı acıma dolu bakışlar da zorlayıcı ve restoran kapısından geri adım attırıcı olabiliyor. Kore kültüründe birlikte yemek o kadar yerleşik ki, “Yalnız yemeğin dadı olmaz” tarzında bir söyleyişleri var (2).

“Honbap”

Yakın zamanda Bucheon şehrindeki barbekü restoranı “Dokgojin”, yalnız yemek isteyenleri buyur ediyor, “Rahat bulduğun yere otur” diyor. Bu, Kore’de artan “Honbap” (yalnız yeme) fenomenini besleyen faktörlerden biri. Bir de “Honsul” var: yalnız içme.

“Honbap”, “yalnız” ve “pirinç” kelimelerinin birleşimi (Koreliler o kadar sık pirinç yiyor ki, pirinç “yemek” manasında kullanılabiliyor. Bizdeki “ekmek” gibi). Honbap ayrıca pahalı değil ve ulaşması kolay besinlerden oluşan bir konsept: Ramen eriştesi, pirinç, ekmek, sandviç vb.

Bu restoranda masalar tek kişilik, kendin pişiriyorsun kendin yiyorsun ve bu durum, ilerleyen satırlarda sözü geçeceği gibi besine odaklanmayı artıran bir faktör (3).

Neden Olabilir?

Bir çalışmada yalnız yeme davranışının ardındaki olası sebeplere getirilen yorumlar şöyle:

-Yaşlı nüfusunun artış halinde olması

-Tek kişinin yaşadığı hane sayısının artışı*

-Çevresel faktörlerin hızlı değişimi

(*: Tek kişinin yaşadığı hanelerin toplama oranı, 2000’de %15.2, 2015’te %27.2 ve 2045’te beklenen %36.6)

Ortaokul ve liselilerle yapılan bir çalışmada kısa ve öz bir sonuç elde ediliyor: Çocuk aileyle ne kadar sık öğün yerse besin alımı o kadar iyi ve kaliteli oluyor.

Kore Hastalık Kontrol Merkezi tarafından, Kore Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması’nda (KNHANES) elde edilen veriler kullanılarak (2013-15 yılları) yapılan bir derleme, 19-64 yaş arasındaki 3365 erkek ve 5158 kadını içeriyor. Cinsiyet ilk kategorizasyon basamağı burada. İkinci kategorizasyon basamağı üç sınıftan oluşuyor:

-Her öğünü yalnız yiyen (A)

-Bazı öğünleri yalnız yiyen (B)

-Tüm öğünleri beraber yiyen (C)

A’nın oranları erkeklerde %7.6, kadınlarda %9.7.

B’nin oranları erkeklerde %35.6, kadınlarda %43.7.

C’nin oranları erkeklerde %56.8, kadınlarda %46.6.

Baskın çıkan grup olan “her öğünü birlikte yiyen” bireylerin diyet kalitesi en yüksek.

Bir de yan bilgi çıkmış: Erkekler genelde ete, kadınlar ise sebzeye yönelmiş. Dolayısıyla kadınlarda B1, C ve A vitaminlerinin alımı daha yüksek olmuş (4).


Eşlikçinin Etkisi

İnsanın yeme davranışı durumsal faktörlerden etkileniyor: Bir başkasının varlığı, besinin tüketilebilirliği, besine ulaşabilirlik....

Bir başkasıyla yediğinde öğünün süresi genelde uzar. Bu da etrafta besinle ilgili seni sarmalayan ufacık şeyler dahil tüm etkenlerin oluşturduğu küme olan “besin göstergeleri”ne olan maruziyetini artırır.

Aynı zamanda bir başkasıyla yediğin zaman, her bir lokmayı almaya yeltendiğinde o lokmayı yeme fırsatın artar. Bu genelde karşıdakine vermek istediğin izlenimden dolayı yaşadığın kaygıdan kaynaklanır. Karşıdakini taklit etmemek, aşırı yememek, usturuplu olacak şekilde yemek gibi davranışlar sergilersin. Yani kendine bir çeki düzen verip daha sağlıklı hareketler yaparsın. Paldır küldür parmaklarını yalaya yalaya yemezsin, normalde uymayacağın kurallara bile uymaya çalışma eğiliminde olursun (Kankulikankstarlık derecesindeki arkadaşlarla yemek hariç).

Biriyle yemek, hem karşıdakinin hem de kendi yediğinin kontrol edildiği bir süreçtir. Dolayısıyla besin alımın ister istemez sınırlanır.

Bir çalışmada gösterilmiş ki, tüketiciden yediği besine odaklanması istenip yediği sırada o besini tat ve o besine olan istek bağlamında puanlaması söylenince besin tüketimi azalmış. Yani duyusal ve hedonik (hazza dayalı) özelliklere odaklanman artıyor ve besin alımın azalıyor çünkü yediğin şeyden tatmin olduğunu beynin anlayabiliyor.

Bir yeme olayı sırasında dikkat dağılmasının ne kadar önüne geçersen besin alımını da o kadar sınırlarsın. Twitter ya da Insta’ya dalma, TV/dizi izleme gibi şeylere giriştiğinde besinle ilişkili olan ve olmayan uyaranlar arasında bölünürsün. Yani beynin gene işler bunları işlemesine de o sırada bir şeyler mi yiyorsun yoksa başka bir şeylerle mi uğraşıyorsun, ayırt etmek zorlaşır.

Ağzının içinde olan besini ne kadar çok algılarsan beynine de o kadar sinyal yollarsın ve oradaki ödül sisteminin o kadar çok uyarılmasını sağlar ve o kadar tatmin olursun, o kadar çabuk doyarsın, o kadar da geç acıkırsın. Ama bir yandan sana Twitter’dan gelen embesilce bir yoruma (Ö: “boş yapma”) cevap yetiştiricem diye uğraşırsan yediğini algılayamazsın, şıp diye gene acıkırsın. Zaten bir çalışma, dikkat dağıldığında besin alımının %11.6 arttığını göstermiş.

Bir başka çalışmada besin alımının farklı bağlamları karşılaştırılmış:

-Yalnız yeme

-İki arkadaşıyla yeme (aynı cinsiyet)

-İki yabancıyla yeme (aynı cinsiyet)

-TV izlerken yeme

Çalışma 21 erkek ve 16 kadın bireyin katılımıyla yapılmış. TV izleme sırasında öyle sıkılıp puflayıp izlemeyi bırakıp da kendini önündeki yemeğe verebileceği programlar değil, “Kim Milyoner Olmak İster?” gibi, sorulan sorulara cevap vermek isteyebileceği, yani olayın içine aktif olarak dahil olacağı programları izletmişler. Yani istemişler ki hakikaten dikkat dağılsın.

Sonuçta tanıdıklarla yemek yerken tanımadığı bireylerle yediğinden %18 daha fazla yemişler.

Yabancı kişilerle yemek, yalnız yemekle aynı şey gibi bu çalışmaya göre.

Kaygı artıyor, öğün süresi uzuyor (hızlı yiyip de karşıdakine olumsuz izlenim vermemek gibi izlenim kaygılarından dolayı olsa gerek) ve önündeki besinden gözünü kaçırdığı süre artıyor. Ama yalnız yediği zamankinden daha fazla yemiyor.

Yani burada sosyal ortamda besin alımının artışını sadece dikkat dağılmasına bağlayamadık. Çünkü yabancılarla ve arkadaşlarla yeme sırasında, yerken ya da yemekten gözünü kaçırırken geçen zaman arasında bir fark yok. İnsanlar yabancılarla yerken daha az konforlu oluyorlar çünkü yemek yeme olayı kendini sunmakla da alakalı bir olay. “Ne düşünür?” düşüncesi kafada.

Ye geç, napcan karşıdakini... mi?

Televizyon varken yemek yediklerinde %14 daha fazla yemişler. TV ve arkadaşlar dikkati besinle ilişkili şeylerden uzaklaştırıyor. Bu yüzden yalnız yeme davranışının eğlenceli olmakla değil, “işlevsel” ya da “verimli” olmakla alakası var.


Katılımcıları yemek yerken durdurup tadım ya da puanlama yapmalarını istedin miydi besin alımları artıyor ve doygunluk/tatmin hissi gecikiyor. Sonuç olarak, besine odaklanmaları arttıkça besin alımları sınırlanıyor. Önündekini ne kadar ciddiye alırsan o kadar tatmin oluyorsun ve gözün de doyuyor (5).

Şimdilik Son Sözü Dedeler Söylüyor

Yalnız yemeye eskiler de baya kafa yormuş. Buda demiş ki, “Yalnız yemenin dadı duzu olmaz” (“There is no joy in eating alone”). Bilemezsin... (Haşa?)

Epikür, “Yiyecek-içecek bir şey bakmadan önce beraber yiyecek içecek birine bakmak lazım çünkü yalnız yemek aslan ya da kurdun hayat sürme şeklidir”. Hadi bakalım...

Fransız filozof Baudrillard, “Halk içinde yalnız yiyen biri, yoksulluktan ve bir dilenciden daha üzücü. Hayvanlar birbirinin yiyeceğini paylaşmaya da reddetme onurunu birbirlerine verdiklerinden insan doğasına yalnız yemek kadar ters düşen bir şey daha yok” demiş (6).

Filozofların sıkıldığını biliyordum...


KAYNAKÇA

4- Chae et al. (2018). Association between eating behaviour and diet quality: eating alone vs. eating with others. Nutrition Journal. 17: 117.

5- Hetherington et al. (2006). Situational Effects on Meal Intake: A Comparison of Eating Alone and Eating with Others. Physiology and Behavior. 88 (4-5): 498-505.

6- Pliner, P., Bell, R. (2009). A table for one: the pain and pleasure of eating alone. Woodhead Publishing Series in Food Science, Technology and Nutrition. 169-189.

40 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page